Polemik Sayı-11
Marksizmin Asgarisi, Ücretlerin Azamisi!
Yoksulluk sınırı Birleşik Metal İş’in hesapladığına göre 72 bin 500 lirayı geçtiği vurgulanıyor. Açlık sınırı ise 21 bin lira.
Yoksulluk sınırının altında asgari ücret talebi kendisine sosyalist diyen herhangi bir partinin talebi olabilir mi? Diye sormak isterdim ama iki farklı siyaset açısından da cevap burada duruyor. Demek ki olabiliyormuş.
Bir taraftan sosyalizmde bile olmayan “emeğin tam karşılığı” talebi, diğer taraftan 50 bin en az 35 bin gibi ücret belirlemeleri arasında gidip gelen bir skalaya sahip olmak gülünç olamayacak kadar korkunç. Ücret- Fiyat- Kâr ve Gotha Programı’nın Eleştirisi kitapları, bize o yıllardan bugünlere neyi söyleyip, neyi söyleyemeyeceğimiz üzerine netlik kazandırırdı. Gün geçtikçe propaganda adına, taktik adına, “reel politik” adına vazgeçilen şeylerin işçi sınıfının günlük, orta-ileri taleplerini kendi elleriyle budamanın izah edilir bir yanı da kalmış görünmüyor.
Kendisini Sosyalist—Emekçi partisi olarak konumlandıranların, “gerçekçilik” “yapılabilirlik” adı altında asgari ücreti yoksulluk sınırı altında bir talep olarak işçi sınıfının önüne çıkması kabul edilemezdir. Asgari ücret belirlemeleri, siyasal anlamda da sınıf mücadelesinin keskinleştiği bir alan olarak, ufkumuzu yoksulluk sınırının bile altında tutan bir “sosyalist öncülük” anlayışı açık ve acımasız konuşmak gerekirse sendikalist bir anlayış bile değildir.
Ücretli Köleliğin Kaldırılma Mücadelesi!
Sermaye ile an be an girmiş olduğumuz çelişkinin, kapitalizm içinde gerçekleşiyor olmasının bir anlamı vardır, haliyle bu çelişkiye ait sonal şeyleri bir talep gibi gösteremeyiz. Emeğinin tam karşılığını istemek gibi. Bu patron olmasın demektir. Kapitalizm içinde bunu bir talep olarak gösteremiyor oluşumuzun bir matematiği var Marksizmde. Bu çocukça bilgiyi veriyorum çünkü unutuluyor.
“Ücret sistemi altında, eşit ya da hatta adil ücret isteminde bulunmak, kölelik sistemi temeli üzerinde özgürlük istemekle aynı şeydir” Ücret, Fiyat ve Kâr
Sorun sizin neyi haklı bulduğunuz sorunu değildir- diye de devam ediyor. Bu satırlar sadece kapitalizm tahlili için değil aynı zamanda sosyalizm geçişin zorunluluğu için de okunabilir. Yani hangi talebin kapitalizm içinde bir talep hangisinin sosyalizme ait olduğunun ayrıştırılması sosyalistler açısından zorunludur. Bu ayrıştırma propaganda, taktik ya da realizm arkasına sığınarak çözülemez. Sosyalizmin zorunluluğu, kapitalizmde gerçekleştiremeyeceğimiz şeylerin kavranmasıyla ilişkidir.
Kapitalizm içinde yaşadığımız süre boyunca günlük yaşadığımız çelişkinin - burjuvazi ile işçi sınıfının- çözümü için değil ücret sistemi içindeki çelişki olduğunun bilincinde olunması gerekir. Haliyle;
Kapitalizmin emek-gücünün değerini düşürmeye programlıdır. Şüphesiz sadece ücret mücadelesini kapsamaz. Ama emeğin korunma mücadelesi bir taraftan da bu eğilime karşı dirençle gerçekleşir. Ücretlerde artış, İSİG önlemleri, çalışma saatlerinin kısaltılması, mola sürelerinin uzaması vb. Mücadele alanlarını içerir.
“Adil bir işgünü karşılığında adil bir ücret” biçimindeki tutucu slogan yerine, bayrakları üzerine şu devrimci slogan yazılmalıdır “Ücretlilik sisteminin kaldırılması”” Ücret, Fiyat ve Kâr
Ücretli kölelik sisteminin kaldırılması mücadelesinin araçları olan Parti’lerin sloganı bu berraklıktadır.
Bu demek değildir ki asgari ücret belirlemesi mücadelesini bir kenara bırakalım. Bu bir bütün olarak sermaye sınıfı ile işçi sınıfının karşı karşıya geldiği asgari ücret mücadelesini, işçi sınıfının tüm yakıcı sorunlarını içeren bir biçimde ele alma zorunluluğu vardır. Bir taraftan reel ücretler fiili olarak düşüyor, enflasyon rekor kırıyor, işsizlik kronikleşiyor, İSİG önlemleri alınmıyor, Metal işçilerinin grevleri yasaklanıyor/ belki ileride daha fazla grev yasağı göreceğimizin de alameti olarak okunabilir bu ve tüm bunların üstüne zaten sarı sendikalar devletin kurumları olarak çalıştığı bir dönemde işçi sınıfının “insanca yaşayacak ücret” talebiyle “ücretlilik sisteminin kaldırılması” mücadelesi arasındaki köprüyü kurmak yerine, yoksulluk sınırı altında “gerçekleştirilebilirlik” adına bu ücretleri belirlemek işçi sınıfı mücadelesini, günlük yaşamını, gelecek kaygısını en hafif tabirle kavrayamamaktır.
Emeğin korunma mücadelesi ve sosyalizm arasındaki bağı kurmak zorunludur!
iletişim: kentyoksulu@proton.me
Yorumlar
Yorum Gönder