Polemik Sayı-4
Dışarıda Olan İçiridedir de
-de ayrı
Marx Kapital boyunca sık sık "işi olmayan giremez” yazılı olan, üretimin yapıldığı yerlere girer-çıkar. Ben de başka başka bir sebeple; "Anadolu Devrimciliği'nin” sınırlarına bakmak için girmeyi deneyeceğim.
Dışarıda neler oluyor? Cins kırımına gelmiş kadın cinayetleri, kayyımlar, savaş, Igbti+lara yönelik baskılar, ulusal baskı, ekolojik yıkım, işçi eylemlerine saldırılar... Ve tüm bunlara karşı dile geldiğimiz şehrin merkezleri.
Toplum son sürat işçileştiştilirken, ücretli çalışanları neredeyse küçük bir Avrupa ülkesi boyutuna şimdiden gelmiş vaziyette. Kürd, kadın, lgbti+, göçmenler, demokratik olarak çözülmemiş sorunlarıyla beraber işçileşiyor.
Basit ama tutarlı bir liberal halkçılık sınırında olanların bile kapalı alan basın açıklamalarıyla "ses çıkarttığını” görebiliyoruz. Şehir merkezlerine çağrılar, demokratik protestolar, forumlar vb. eylemselliklerin bir çokları için “utanma belasına❞ rağmen yapmak zorunda kalıyor. Bunlar dışarıda olanlar.
Peki içeride neler oluyor? Demokratik olarak çözülmemiş sorunlarıyla işçileşen tüm bu kesimlerin sorunları, evde, sokakta, okulda ve iş yerlerinde yaşanmaya devam ediyor.
Artık bunlar sadece Kürdün, kadının, lgbti+ların,sorunları değil, işçi sınıfının doğrudan sorunları haline gelmiş vaziyette.
"Küçüklükten beri kadın olduğumu hissediyordum, davranışlarım da ona göreydi ve çıraklık yaptığım için tacize maruz kalıyordum" diyen bir trans kadının, Kürtçe konuştuğu için işten atılan Kürd'ün, tekstil atölyelerinden- plazalara kadar kadınların yaşadığı sorunlar, ekolojik yıkımın bir sonucu olarak küresel ısınmadan etkilenen işçiler.
Tüm bu sorunları bir kaç kelimeyle anlatmak biraz utandırdı açıkçası, programatik sorunlar- geniş programlarla ifade edilmesi gerekir.
Bugün "Biz de Kürd'ün anadilini savunuyoruz, biz de kadın haklını savunuyoruz, lgbti+ların baskı görmesini istemiyoruz ama bunları da işçi sınıfı çözecek/ halk hareketi çözecek” noktasını geçtik. Hayır! "Siz her şeyi devrime erteliyorsunuz" demiyorum. İşçi sınıfının dışında cereyan eden meselelere cevap olması hakkında da konuşmuyorum. Dışarıda olanın kitlesel olarak içeride yaşandığını söylüyorum.
KIZMA
Seslendiğim okurların büyük çoğunluğu “kesişimsel" kelimesine kızdığı için yine post- modernizmin bağıntısız olarak kullandığı ama bence doğru ifade için "hem hem de❞yi kullanacağım.
Hem işçi hem Kürd, hem işçi hem kadın, hem işçi hem de lgbti+... biçimsel olarak ayrı çalışma alanını değil (ayrı disiplinlerle yaklaşılması gerekir), “işi olmayan giremez❞ tabelasının arkasının fotoğrafı bugün böyledir.
İşçi deyince aklımıza türk-sünni-erkek gelmesinin sessiz kabülü dışına çıkanlara yönelteceğimiz soru artık “Kürd’ün, kadının, lgbti+ların hakkını savunuyor musunuz?” değildir, işçi sınıfın bu bütünsel yapısına dair demokratik alanda değil, “işi olmayan giremez❞ tabelasının arkasında sorunların çözümünün bir parçası mısınız? sorusudur.
Tüm bu bileşenleri eklektik olarak yan yana getirme, bir birlerinin yaşadığı sorunlara ses çıkartma olarak değil, “işçi sınıfı ve❞ ile kurulan bir ilişki değil, birbiri içine geçmiş, kaynaşmış, birbirinden ayrılamaz noktaya gelişini görüp-cevap olma zorunluluğu doğmuştur.
Bunlar emek-sermaye çelişkinin etrafında kümelenmiş sorunlar olmaktan çoktan çıkmış vaziyettedir. Çözülmemiş sorunlar, emek-sermaye çelişkisinin çemberi içine girerek sınıf mücadelesinin dolayımsız bir alanı haline gelmiştir.
Haliyle anti-kapitalizm sınırları etrafında dönen halkçı-demokratizm ve liberal-halkçılık yelpazesi arasında "biz sınıf diyoruz ama diğer konuların çözümü için tabiiki mücadele ediyoruz" diyerek farklılaştığını düşünenlerin kendisini yeniden aşması gereken bir perspektif ortaya koyması gerekmektedir.
Bunu işçi sınıfının dışında ya da işçi sınıfının çözmesi gereken sorunlar olarak değil, özgün yanlarıyla beraber işçi sınıfının içinde yaşanan ve buradan refleks geliştirilmesi gereken konular olarak ele alarak sosyalizmle bağını kurmasından bahsediyorum.
Aksi taktirde burjuva-demokratik haklar sınırları içinde kalanlarla, işçi sınıfı arasında köprü kurmaya çalışırken, küçük-burjuva akil insanların denetiminde toplumsal hareketlerden muzdarip olmanın ötesine geçilemez ya da “İşçi sınıfının böyle sorunları yoktur, tek derdi karnını doyurmaktır, bunların gerçek bir sorun olmadığını işçi sınıfı görecektir" deniliyorsa daha çok liberalizmden-STKcılıktan-fonculuktan şikayet edeceksiniz demektir. Cinsiyetçiliğe, şovenizme, mezhepçiliğe karşı, içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye doğru yönelime sahip olarak, sınıf dışıcılığa panzehir olmalı, emek-sermaye çelişkisini silikleştirmeden ve karikatürize etmeden yolumuzda yürümeliyiz.
İMZA: yarı zamanlı işçi tam zamanlı kent yoksulu İletişim: kentyoksulu@proton.me
5 Aralık 2024

Yorumlar
Yorum Gönder