Polemik. Sayı-3
Diyojenin Fıçısından Sarı-loş odalara
Bilirsiniz Diyojen mülksüzleşirken küçük bir detayı atlamış; köleleşmeyi unutmuş. Haliyle özgürlüğüne sahip biri olarak Zeno'nun Dikotomi Paradokstunu işgüzarlıkla bir kaç adım atarak da çözmüş. (Bence şehir efsanesi)
Sol mecrada ender bir şey oldu. "Transformasyon" dediğimde hepimizin aklına aynı isim gelecek. Yazar "İki sinizm, iki pragmatizm ve eylemi yeniden düşünmek" yazısında sıkça dillendirdiği; "aklın kötümserliği, iradenin iyimserliği" formülasyonu üzerine sinizmi de iyice anlatıyor.
Sinizmi anlatırken sinizmin işlevsel yanını kendisi için profesyonelce kullanıyor. Gelen- gelecek eleştirilere bir ön alma yöntemi olarak "biliyorum amaʼlı, tam istediğimiz şey değil ama❜lı, pratik pürüpaklığı mümkün kılmaz” sinsiliğinde devam ediyor, böylece devrimci pratiği burjuva yardımseverlikten, "1 umut projesi"ni savunmaya kadar geniş bir yelpazeye sahip oluyor.
Dar pratikçi anlayışın, Diyojende gördüğümüz işgüzarlığa benzer bir işgüzarlıkla, sarı-loş odalarda sinik yönü açığa çıkar; uzlaşmacılık. Bir kaç adımla devrimci pratik budanıp, uzlaşmacılığın teorisi yapılır.
Ve belki de en mide bulandırıcı kısıma gelinir; sinik bir taktik olarak liberalizmin sloganı hayat bulur; "buyurunuz yapınız, buyurunuz ediniz” Marksist eleştirinin önünü liberalizmin sloganıyla kesilmesi muazzam bir buluştur. Eskiden bu tarz konularda daha çarpıcı bir şey söylenirdi "kurşun attığın kadar konuş”. Kendilerinin kullandığı bu yöntemi, sözcükleri değiştirip kendilerine söylendiğinde yüzlerinde belirecek olan o küçümseyici görüntü beyaz sayfamda beliriverdi.
Daha önce söylemiş miydim? Sarı-loş odalar bana hep Kafka'yı hatırlatır. Kafka'nın Dönüşüm'üne (Die Verwandlung) sorulabilecek en iyi soru benden daha önce sorulmuştur; dev bir böcek değil de bir general olarak ya da Dünya'nın en güçlüsü olarak uyansaydı ne olurdu? Cevap hikaye boyunca oradadır; böcek olarak ne olduysa aynısı olurdu.
Devrimci Marksizmden uzaklaşmanın sonucu olarak da, Küçük-burjuva uzlaşmacılığın, dar pratikçi anlayışın "iyimser iradecelik ve iyi pragmatizmle❞ sayesinde gelecekte devasa bir güce dönüştüğünde de pek farklı şeyler yaşanmayacaktır. Bugün yapılan, yapılmaya devam edecektir.
ÇORBA
Bilirsiniz, komşudan gelen tabak boş gönderilmez.
Söz eylem ilişkisi içinde bakıldığında: Kötümser akıl dedikleri, konjoktürcülük üzerine kurulmuş oportünist "gerçekçilik”, iyimser iradecilik dedikleri sinik uzlaşmacılık. Kolektif eylemin olanaklarını sadece liberal halkçı düzlemde aranıp-bulunan bir şey olduğunu kim söylüyor? Peki ya kolektif eylemin sadece farklı küçük-burjuva ideolojik katlamanlarla gerçekleşebilir bir şey olduğunu kim kim söylüyor?
Habitatına uygun teorikleştirme girişimleri ilk değil son da olmayacak. Sosyal devrimi "sivil toplum❞un devrimi olduğu sanrısı içinde sürüklenirken, pratiği de sivil toplumcu anlayışlara indirgerken "işçi sınıfı mücadelesi"ni bir sayıklamaya dönüştürüyorlar. Alle alles sein!
"Büyük bir enerji, büyük bir amaç için doğar" Stalin
Kasvetli havaların dar pratikçileri, Diyojen’in unutkanlığına sahipler. Proleterleşme dalgası tüm kıyıları vuruyorken, bir sayıklama olarak değil; nefes alan, değer yaratan, kolektifleşen ve mücadele eden bir sınıf olarak işçi sınıfının kolektif eylemselliğinin, büyük bir amaçtan doğacak olan büyük enerjisinin teori-strateji birliğinde kesintiler yaratıp, kategorik olarak taktiksellik içinde eritmenin bir yolunu buluyorlar. Bundan kaçınmanın bir yolu olarak; Bugünden-yarına, yarından-bugüne!
Komünizmi güncel tutma zorunluluğu, proleterleşme dalgasının bir zorunluluğu olarak açığa çıkıyor. Küçük-orta tabakaların çözülüşü, geldikleri sınıfın özlemleriyle-istekleriyle beraber yeniden oraya dönme umuduna karşı geliştirilecek yegane çözüm; komünizmin güncelliğinden geçmektedir.
Ama eğer seçim tartışmalarını takip etmişseniz hemen aklınıza gelecektir, bu arkadaşların "iyimser iradeciliği” takip kavramı "iyi pragmatizm" otonom-komüncülüğün, açık-kapalı kooperatifçiliğin, belediye "sosyalizmin” mümkünlüğü olarak açığa çıktı.
Burasının ajandası sadece ütopik sosyalizm anlayışları değil, orta-ileri kapitalist katmanlarla beraber "mücadelenin❞ bir tarafını oluşturması ve bunu "mecburiyet” olarak önümüze koymaları. Çünkü biliyorsunuz "konjonktür eylemselliği pürüpak gerçekleştirmeye izin vermiyor". Yine bilinenlere geldiysek yazının da sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Bugün şiir yok!
İMZA: yarı zamanlı işçi tam zamanlı kent yoksulu
İletişim: kentyoksulu@proton.me
4 Aralık 2024

Yorumlar
Yorum Gönder