Polemik sayı-13
Kim Bu Düzen Solcuları?
Parlamenterizm ile düzen solculuğu eşitlenmiş bir biçimde kullanılıyor uzun zamandır. Parlamentoda olmayan düzen solu değildir gibi anlaşılıyor. Pardon ama kimi kandırıyorsunuz? Parlamentoya girmeyince, aday göstermeyince, boykot edince, düzen solculuğunu aşmış mı oluyorsunuz? Lenin’in tarif ettiği “legal marksistler”den ne farkınız var tam olarak?
Bu ayrımlar ortadan kalkınca parlementoya giden TİP düzen solcusu ama parlementoya gitmeyen TKP değilmiş gibi algılanıyor, bunun propagandası yapılıyor.
Tepeden tırnağa legalize olmuş, ufukları en fazla “devletleştirme”- kamucu “sosyalizm”den ileri gidemeyen hangi akıl düzenden kopmuş bir sosyalist olabilir?
40 yıldır her isimle legalizasyonunu tamamlamış, bunun dışına çıkmamış hangi yapı düzen solu olmadığını iddia edebilir? Sistem içinde var olmaktan öteye gidememiş, kapitalizm eleştirisinde bile en fazla ikinci cumhuriyetçiliği ve bağımsızlığı savunmuş, sosyalist devrim stratejisini geçmiş TİP’in yapığı gibi sadece ve sadece legalizm için kullanmış olanlar nasıl olur da düzen solunun dışında olduğu söylenebilir?
Legal alanın istismarı değil de legalizm esas haline gelmiş, devrimci eylem yerine protestoculuğun biricik yöntem olduğu, devrimci yenilgiciliğin rafa kaldırıldığı, devrimin tüm araçlarından partisini mahrum bırakmış, partinin tüm atomlarına kadar devlete açmış bir yapı düzen solcusu değilse nedir?
Açıkçası karnımız tok. Dilediğiniz kadar “oy yok” çağrısı yapabilirsiniz, dilediğiniz kadar parlementoya girmeyebilirsiniz. Bunları yapmamak “düzen solu” olmaktan kurtulmanın bir yöntemi değildir.
2000 ve 2015 sonrası yaşanan kırılmalar yıllanmış tüm legalizasyonlarını tamamlamış reformistler birden bire devrimin matematiğini bizlere anlatmaya kalkıyorlar. Oysa durum ortadadır, istek- araçlara uymamaktadır. Marx’ın dediği gibi, istek araç uyumsuzluğu varsa o halde gerçekten istenmiyordur.
CHP nasıl sahte muhalefetiyle milyonların ile oynuyorsa, bu legalistler de işçi sınıfı ve sosyalizm arasındaki ilişkiyi bozunuma uğratarak kapitalizmden kurtulma umuduyla oynamaktadır.
Gizlilik temelli örgütlenme yarının değil, bugünün meselesidir!
Leninist Olmayan Leninizm
Marx’tan kalma komünistler birliği’nin tüzüğünden, bolşevik parti’nin tüzük ve programına kadar elimizdeki parti modelinin temelini gizlilik oluşturur. Parti, örgüt anlayışları bir şekilde uyarlanabilir, çeşitlenebilir vb. ama değişmeyen tek yer gizlilik üzerine kurulu oluşudur. (İşçi sınıfı ve kitlelerden de gizli bir modelden bahsetmiyorum.)
“Bundan şu basit sonuç çıkar: Devrimcilerin sımsıkı birleşik bir örgütü ile işe başlarsak, bütün hareketin direnme gücünü güvenceye alabiliriz, ve gerek sosyalist, gerek gerçekten trade-unioncu hedefleri gerçekleştirebiliriz. Ama yığına sözde “en yakın olan” geniş işçi örgütü ile işe başlarsak (ancak gerçekte bu, jandarmalar için en yakındır ve devrimcileri polis için en kolay ulaşır duruma getirir) ne şu ne de bu hedefi gerçekleştiririz, kendimizi ensaflıktan kurtaramayız ve dağınıklığımız, sık sık ele verilmemiz dolayısıyla zubatov, ya da ozerov gibi trede-unionları yığınlar için en kolay ulaşır hale getiririz” Lenin- İşçilerin Örgütü ve Devrimcilerin Örgütü
Devrim isteyen, onun aracına da sahip olmalıdır. Ama bu araç ne Legalistlerin söylediği gibi “zamanını beklemek” ile açıklanabilir ne de “kurdum oldu”culuk ile açıklanabilir. Ciddiyet ya da hiçbir şey.
Legal alan kullanımını tek biçim haline getirerek “diyalektik olarak” ders verilmeye kalkılıyor. Asgari Leninist parti modelinin nüvesini bile taşımamak ile meşrulaştırılan “zaman o zaman değil” söylemleri ile “zamanı geldiğinde parti gereğini yapar” arasındaki “diyalektik” “konjoktürel olarak” yalanlarıyla süslenir.
Geniş kitleler içinde dar kadro çalışması ile kadro parti’siyiz yalanları iç içe geçmişlerle, örgüt formasyonuna dahi bürünmemişler arasında parlamenterizm eleştirisi ile “düzen solu olunmadığı” yalanlarının aydınlattığı tek yer, devrimci dinamizmin soğurulmasıdır.
Eğer sınıf mücadelesini dillendirmek komünist olmaya yetseydi Marx’ın söylediği gibi sınıf mücadelesi zaten burjuva iktisatçılar tarafından dillendirilmişti. Sınıf mücadelesi, (hegemonya kelimesi seviliyor madem) proletaryanın hegemonyasında, proletarya diktatörlüğüne devrim yoluyla ve devrimin illegal aracı ile ilişki kurulmuyorsa ortada devrim isteği de yoktur esaslı olarak.
Haliyle sağ sapmalar da kaçınılmazdır. Kautskyciliğin bu kadar belirgin olmasının temel sebebi işte bu legalizm bataklığına batmış düzen solculuğunun bir diğer görünümüdür. Anti-ABDciliğin arkasına saklanmış, mali oligarşik yapının kendisiyle yüzleşmeyen, “işbirlikçi hükümetlerden” başka eleştiri odağı bulamayan, devrimi burjuva devlet mekanizmasında basit bir el değiştirme olarak pazarlayan, devrim olduğunda rütbeli bir komutanın içli içli Türk bayrağına baktığı bir sosyalist devrim ufku, düzenden kopamamanın temel göstergesidir.
Lenin’in bolşevik parti ve devrim anlayışı oradadır. Günceldir. Leninist olmayan Leninizm “konjonktür” yalanı ile geçiştirilemezdir!

Yorumlar
Yorum Gönder